Dünya

Ermenistan Başbakanı Paşinyan: Türkiye ile normalleşme an meselesi

Sözcü TV Dış Haberler Müdürü Burak Tatari

Sözcü TV, Burak Tatari –Şu anda Türkiye-Ermenistan ilişkilerini normalleştirme sürecinde hangi noktadayız, tam olarak neredeyiz? Bir gün siyaseti bırakıp emekli olursanız, Ermenistan-Türkiye ilişkileri ve özellikle Güney Kafkasya hakkında nasıl bir miras bırakmak istersiniz? Bölge için nasıl bir hayaliniz var?

İkinci soruya kesin bir yanıt vermek çok zor, çünkü henüz hangi sonuçları kaydettiğimizi ve hangi sonuçları özetleyebileceğimizi görmemiz gerekiyor. Elbette, dilekler açısından konuşacak olursak, kesinlikle Ermenistan ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasını, sınırın demiryolu ve kara yolu ulaşımı için açık olmasını, ticari bağlantıların doğrudan olmasını dilerdim.

Bugün Ermenistan ile Türkiye arasında çok doğrudan bir diyalog, çok doğrudan bir konuşma var ve eğer ilişkilerimizin önceki dönemini göz önünde bulundurursak, bu çok önemli bir değişim. Ermenistan ve Türkiye’nin diplomatik temsilcileri sürekli doğrudan temas halindeler. Daha önce birbirimizin bakış açılarını netleştirme fırsatından bile yoksunduk, anlıyor musunuz? Genellikle üçüncü ülkeler aracılığıyla öğreniyorduk: Ankara’da ne düşünüyorlar? Ankara da esasen üçüncü ülkeler aracılığıyla Yerevan’da ne düşünüldüğünü öğreniyordu.

Şimdi temsilcilerimiz doğrudan telefon açıp “Bu konudaki görüşünüz nedir?” diye sorabiliyorlar. Bu, son derece önemli bir gelişme ve bunun sonuçlara yol açacağından eminim.

“Normalleşme artık an meselesi”

Peki, iki ülke arasında normalleşmeye ne kadar yakınız?

Bu küçük adımları tutarlı, sakin, argümanlara dayalı ve karşılıklı saygı ortamında ilerleterek devam edersek, soru artık “normalleşme olacak mı, olmayacak mı?” olmayacaktır. Soru şu hale gelecektir: “Normalleşme ne zaman olacak?” Bu sadece bir zaman meselesi olacak ve elbette farklı koşullardan etkilenecektir.

Bu normalleşme üç ay, altı ay ya da bir yıl daha gecikebilir. Ancak bugün benim algım artık bunun yalnızca bir zaman meselesi olduğu yönünde ve bu süreçte sabırla ilerlemeliyiz. Öncelikle, zarar vermemek ilkesini benimsemeliyiz. Eğer bu sürece karşılıklı olarak çok belirgin, kasıtlı zararlar vermezsek, benim görüşüme göre, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi artık sadece zamanla ilgili bir meseledir.

“Suriye’de birlikte adımlar atabiliriz”

Türkiye ve Ermenistan üçüncü ülkelerde iş birliği yapabilir mi?

Biliyorsunuz, uluslararası arenada zaten çok somut iş birliği örneklerimiz var. Örneğin, AGİT Genel Sekreteri’nin seçimi sürecinde çok net bir iş birliği örneği yaşadık.

Elbette Suriye konusunda da nasıl iş birliği yapabileceğimizle ilgileniyoruz, çünkü maalesef oradan yeniden endişe verici haberler gelmeye başladı. Bu konuda Ermenistan ve Türkiye arasında bir diyalog da mevcut.

Özellikle Türkiye ile bu konularda, Suriye bağlamında, somut görüşmeler ve tartışmalar gerçekleştirdik. Eğer herhangi bir engel çıkmazsa, bu yönde somut iş birliği adımları da atacağız.

“Azerbaycan’a demiryolu bağlantısı sağlamaya hazırız”

Bölgede yeni ulaşım yolları açılacak mı?

Elbette biz Azerbaycan’a demiryolu bağlantısı sağlamaya hazırız ve karşılığında Ermenistan için de benzer bir bağlantının sağlanmasını bekliyoruz.

Aynı zamanda, bizim algımıza göre bu, Azerbaycan’ın Ermenistan toprakları üzerinden Türkiye’ye ve tam tersi yönde demiryolu bağlantısının oluşturulması anlamına gelmektedir. Bunun yanı sıra, Azerbaycan’dan Türkiye’ye ve Türkiye’den Azerbaycan’a kara yolu ulaşımının sağlanmasını da içerir.

Bu durum, Ermenistan’ın da Azerbaycan toprakları üzerinden demiryolu ve kara yolu ile İran İslam Cumhuriyeti’ne ve Rusya’ya bağlanabileceği anlamına gelmektedir.

Sizce Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerini neler bekliyor?

Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barışın ufukta görünmediği şeklindeki söyleme katılmıyorum.

Bence barışı görünmez kılmak için sürekli bir sis perdesi oluşturulmaya çalışılıyor.

Oysa gerçekte, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barışın çok önemli temelleri atılmış durumda.

Ermenistan ve Azerbaycan, 1991 Alma-Ata Deklarasyonu temelinde birbirlerinin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini tanıdıkları konusunda esasen anlaşmış durumda. İşte ufukta görünmesi gereken gerçek budur. Üstelik, barış anlaşması taslağının üzerinde mutabık kalınan maddelerinde bu gerçek yeniden teyit edilmiştir. Bu maddelerde, iki tarafın birbirine karşı toprak iddialarının olmadığı açıkça belirtilmiş ve gelecekte de böyle bir talepte bulunmayacaklarını karşılıklı olarak taahhüt etmişlerdir. Bu durum ufukta çok net bir şekilde görülebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu